Afiyet Olsun

Bi Pazar gecesiydi… ve ben içiyordum... pazartesine, sendromuna, kapitalizmine küfreder gibi içiyordum. Güneş doğana dek kral, kravatı takana kadar özgürlük savaşçısıydım. An benim anımdı, zaman benden yanaydı lan. Birkaç saatliğine olsa bile uyumamaya değmez miydi? 

Biliyordum sonra yine sabah olacağını. Şimdi dinlediğim şarkıların sabaha arabayı parkederken kapatılmak zorunda kalınacağını. Biliyordum başka hayatların devam edeceğini...  Onların da birilerini seveceğini, belki de aşık olacağını... 

Olsun be, mutlu değilken neye yarar ki yaşam? Bir başka sıcaklığın kuytusunda uyanamıyorsan ya da hayallerle tavana bakıp dalamıyorsan uykuya, yaşamanın ne anlamı var? 

Bencil değilim, kimsenin öyküsünde de fazlaca kalma niyetinde de değilim. Tüm samimiyetimle söylüyorum: Sadece mutlu olun lan. Sevdim sizleri, insanca, hiçbir hesap ve kar amacı gütmeden. Siz beni de boşverin, sadece mutlu olun, kimseleri üzmeden... 

Şimdi ise bir başka meyhane çağırır beni, kırmızı kukuletalı şapkaları ve para uğruna deli gibi darbuka yapan müzisyenleriyle. Gitmeliyim... 

Afiyet olsun, yaşadığımız ve bir olduğumuz kadar hayatına, hepsinden öte benle olduğunuz zamanlara... Afiyet olsun.