susarız.

Evet sen de düşündün. Senin aklından da geçti. Paranın ve mantığın satın alabileceği kadar yaşamak da acıymış değil mi? Ben öyle yaşamasam dahi… 

İnsanoğlu kendi kaçış yollarını kapatmış. Önüne duvarlar örmüş ve yine o duvarlara delikler açıp içeri ışık girmesini sağlamış. O ışığa umut demiş, kaçış demiş, olur yol demiş. 

Olmamış. 

Yeni yerinde, yeni insanlarla ve kendini yeni sandığın noktada ne var ise, eski olduğun “sana” bir nevi işkence edip bitiriyor. Seni sen yapanları silip kazıdıkça, altından bambaşka yaralar çıkıyor.

Değişmiyor. 

Aynı tatsız duygu, aynı sitem ve yüzyıllardır süregelen değişik bir his… Ne tarihte ne de bugünde yer bulabilmiş kendine. Anlatmak istesem anlatamam, yaşasan da zor. Belki okuyunca anlarsın. Tek deşifre yolu bu. 

Belki giremediğin kanaldan, ya da artık heves etmediğin yaşamdan bahsederim bir gece. Dinlemeni isterim. Dinlesen anlarsın. Rol yapmadan yaşarsın bir süre. O an zaman durur, geçtiğimiz tüm yollar kısalır. Dünya küçücük bir yer olur, küçücük de bir yerdir aslında.

Aslında geride bıraktıklarımız bizdir, kendimizdir. Kimse bilmez.

Kimse bilmez ama biz bilsek de susarız.

0 yorum: